Sanırım 4 - 5 yaşlarımdan beri tanırım bu " adam"ı...tanırım dediysem öyle uzaktan falan da değil , bizzat hayatıma tesir etmiştir... mesela yayla camisinde kuranı o öğretmiştir bana...hem de yayla dağlarında çobanlık yaptığı zamanlarında.sanmam ki erinsin bu betimlemeden, o dağlarda yaptığımız çobanlık boynumuzdaki kolyedir, sahip ve ait olmayı öğretir; dedim ya çok şey öğretmiştir bana ...
Delikanlılığı rol modelimiz olmuştu o zamanlar; yardımsever, mert bi karadeniz delikanlısı ; hem aydın hem muhafazakâr...
Sonra eğitimci oldu , birçok dağ köyünde nice goncalara çiçek açtırdı, kimbilir belki de solup gideceklerdi...
Hep başarıyla anıldı adı, hep üzerine koydu , eğitti ; hem kentini, hem kendini..
Son olarak doğduğu , varolduğu yerdeydi maçkada...
Öyle ya hepimizin bu kente bir vefa borcu olmalıydı
Hepimiz " maçkalılık" paydasında buluşup hem bir şehir hem de bir nesil inşa etmeliydik...
Ettirmediler!
Bürokrasi hayatı başarılarla dolu bu "adam" maçka milli eğitim müdürü, kıymetli öğretmenim
Orhan Topal
...yani bu güne kadar böyle idi, duydum ki, hiçbir başarının cezasız kalmadığı gibi sayın müdür de başarılarının bedelini " hiçbir gerekçe gösterilmeksizin hem de görevi ve yeri alt görev olarak değiştirilerek" ödemiş... birileri de çıkıp bu hangi belgeli başarının mükafatı açıķlar mı ,sanman...şaşırdım mı, hayır!
Bu değirmen öğütür;
Buğdayı un yapar, un ekmek olur gene de hayat vermeye devam eder...
Ya değirmenci;
O da marifeti kendinden bilir
Hani derler ya çoban sürüyü geriye döndürünce aksak koç en önde kalırmış...
Sonra mı; bi havalar bi havalar!