İMANIN YEDİ SIHHAT ŞARTI
İslam inancına göre inanmanın sahih olabilmesi yani imanın makbul bir iman olabilmesi için o inanç şu yedi şarta bağlı olacaktır.
1-İlim: Yani inanılan şeyin ne olduğunu yapıcı etkenlerini ve onda olmaması gerekenleri mutlaka etraflıca bilecektir. Kalben tasdik dil ile ikrar deniliyor. Amma bu kalp neyi nasıl ve nelerden ayırt ederek tasdik edecek işte bunların bilinmesi, netleşmesi,berraklaşması gerekiyor.Aksi halde karışık,bulaşık ne olduğu belirsiz ve bir zandan ibaret inanç ortaya çıkar ki buna da iman denemez.Muhammed Suresi:19. Ayette: فَٱعۡلَمۡ أَنَّهُ ۥ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ
“ Bil ki,Allah’tan başka ilah yoktur.” Zuhruf :86.ayette:إِلَّا مَن شَہِدَ بِٱلۡحَقِّ وَهُمۡ يَعۡلَمُون
.Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunundışındadır.
Buyuran Yüce Rabbimiz ilime dikkat çekiyor.neye, nasıl ve ne şekilde inandığını bilmeyen o inancın gereklerini de zaten yapamaz
2-Yakıyn:Her türlü şek ve şüpheden uzak olarak tam bir ilim ile görür gibi iman etmek. Bakara: 4. Üncü ayette: وَبِٱلۡأَخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ
“Ahiret gününe de kesinkes iman ederler”
3-İhlas: Şirkten uzak bir iman. Hiçbir ortaklık koymadan iman etmek.Zümer:3. Ayette: أَلَا لِلَّهِ ٱلدِّينُ ٱلۡخَالِصُۚ
“İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır.”
4-Muhabbet:İnandığı şeye bağlılığı ve sevgisi tam olacak. Bakara 165: وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَشَدُّ حُبًّ۬ا لِّلَّهِۗ
“Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir.” Sevgili Peygamberimiz de:Şu üç şey (özellik) kimde bulunursa imanın tadını tatmış demektir;1-Allah ve Resulü ona bu ikisinin dışındakilerden daha sevimli olacak,2-Kişi sevdiğini sadece Allah için sevecek,3-Allah kendisini küfür ve inkardan kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmaktan daha kötü görecek.”
5-Sıdk:Nifaka geçit vermeyen,yalandan uzak bir iman olmalıdır. Ankebut:3: فَلَيَعۡلَمَنَّ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ صَدَقُواْ وَلَيَعۡلَمَنَّ ٱلۡكَـٰذِبِينَ
“ Allah doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.”
Zümer:33; وَٱلَّذِى جَآءَ بِٱلصِّدۡقِ وَصَدَّقَ بِهِۦۤۙ أُوْلَـٰٓٮِٕكَ هُمُ ٱلۡمُتَّقُونَ
“ Dosdoğru Kur’an’ı getiren ile onu tasdik edenler var ya, işte onlar Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır.”
6-İnkıyad: Allah’ın emir ve yasaklarına tam bir teslimiyetle ve acziyetini tamamen anlayarak boyun eğmektir.Sırf Allah’ın rızasını kazanmak ve sadece Allah için gerekli amelleri yapmaktır.
Zümer:54; وَأَنِيبُوٓاْ إِلَىٰ رَبِّكُمۡ وَأَسۡلِمُواْ لَهُ
“(Size azap gelip çatmadan önce) Rabbinize dönün, O`na teslim olun.”
Lokman:22; وَمَن يُسۡلِمۡ وَجۡهَهُ ۥۤ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٌ۬ فَقَدِ ٱسۡتَمۡسَكَ بِٱلۡعُرۡوَةِ ٱلۡوُثۡقَىٰۗ
“İyi davranışlar içinde kendini bütünüyle Allah`a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır.”
Nisa:65; فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤۡمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيۡنَهُمۡ ثُمَّ لَا يَجِدُواْ فِىٓ أَنفُسِہِمۡ حَرَجً۬ا مِّمَّا قَضَيۡتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسۡلِيمً۬ا
" Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”
7-Kabul: Razı olmaktır.Reddin zıddıdır.Bir şeyi biliyor,amma davet edeni kibir ve taassubundan dolayı kabul etmiyor.
Saffat:35; إِنَّہُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ
" Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur” denildiği zaman inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.”
Bu kabul sonsuza dek kabuldür,geçici değildir.Sabır ve sebat ister.Bu da kabule bağlıdır.Çünkü bir şeyi kabul etmeden o şeyi severek yaşamak asla mümkün değildir.Sevmeden bir inancı kabul edip yaşamak ise zorlama olacağından, samimiyet olmaz ve insani şirk ve nifaka sürükler.
Bütün bu yedi sıhhat şartı içerisinde, namazı ele alalım. Namazın farz olduğuna inanan bir kişi,Nasıl oluyor da namazını kılmıyor? Namaz inancının ne anlama geldiğini ilmen anlamamış,namaza kesin bir imanla inanmamış,namaz inancında ihlâslı ve samimi olamamış,namaza olan inancında sadakat olmamış,namazı sevmemiş,namaza boyun eğilmesi inancı olmamış ve namaz kılmayı kabullenmemiştir.Bütün bu iman sıhhatlerinden arızalı olduğu için o namaza inandığını zannederek bu zanla hayatını yaşamıştır.Bu nedenle yıllarca namazsız bir Müslümanlığı normal hale getirmiştir.Her emir ve yasakta bu ölçüleri göz önüne alırsak Müslümanların iman ve amel sorunları net bir şekilde ortay çıkar.
Şu ayette bize bir başka bakış açısı açar ve bahane kapısını kapatır. En’am :111, وَلَوۡ أَنَّنَا نَزَّلۡنَآ إِلَيۡہِمُ ٱلۡمَلَـٰٓٮِٕڪَةَ وَكَلَّمَهُمُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَحَشَرۡنَا عَلَيۡہِمۡ كُلَّ شَىۡءٍ۬ قُبُلاً۬ مَّا كَانُواْ لِيُؤۡمِنُوٓاْ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ وَلَـٰكِنَّ أَڪۡثَرَهُمۡ يَجۡهَلُونَ
“Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler.”
İnanmayanların bahanesi delillerin yetersizliği veya anlatanları becerisizliği değildir. Kalplerindeki pas, kibir, taassup, fitne ve kararan hidayet güneşleridir.
Abdullah AKSOY
Dernekpazarı İlçe Müftüsü