Akrabalık dediğimiz olgu nedir, akrabalar kimlerdir, bunu irdelemek gerek.İnsanların, sadece nüfus kütüklerine endeksli olan bir durum mu yoksa bu yasal yakınlıktan öte bir şey mi? İşte bu konuda fikrinizi merak ediyorum doğrusu.Dinimizde bile yardımlaşmanın akrabalardan başlaması gerektiğine vurgu yapılırken bugünkü hayat şartlarında ne kadar önemli bizim için?Ağabeylerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz, amcalarımız, dayılarımız, halalarımız, teyzelerimiz, vs, saymakla bitmez akrabalarımız.Uzun zamandır bu konuda düşünüyorum da, hayat şartları, ekonomik zorluklar, göçler vs. suçlu gibi görünse de bu konuda, aslında akrabalık ilişkilerinin tamamen insanların kendisiyle başlayıp kendisiyle bittiğini bilmek gerek.
Artık amca oğullarının, dayı oğullarının, yeğenlerin, bırakın birbirlerinin yüzlerini görmeyi, isimlerini bile bilmedikleri bir zaman.Evlilikler, doğumlar, ölümler, hastalıklar ve buna benzer dayanışma ve birliktelik gerektiren durumlardan arkadaş ve dostlarımızı geçtim akrabalarımızın bile haberi olmuyor çoğu zaman.Şimdi duyar gibiyim “Ne yapalım hayat şartları bizi bir yerlere böldü parçaladı, herkesin sorumlulukları, sıkıntıları var, onlarla meşgul” diye söylenmeleri. Yine klasik olacak ama nerde o eski günler diyesi geliyor insanın.O zamanda ne yoktu bir düşünelim; televizyon, cep telefonu, hatta ev telefonu bile olmazdı çoğu kişide, bilgisayar, internet, a.v.m ler, otomobil, vs…(ki otomobil deyince bu konuda ben her zaman köyümüzdeki Ali Rıza amcanın çok zengin olduğunu düşünürdüm ne hikmetse :) ) Peki ne vardı; mektup, akraba ziyaretleri, kına geceleri, imece , daha sayacağımız bir sürü birliktelikler…Sanırım imkanlarımız genişleyince insanlık değerlerimiz sıkışmaya, küçülmeye başladı.Öyle bir duruma geldik ki artık kapı komşumuz yada bir arkadaşımız kendi akrabalarımızdan daha bir yakın geliyor bize.Ne yapmalı acaba? Bence, artık eskisi gibi ben büyüğüm, sen küçüksün, o yüzden sen arayacaksın, soracaksın egolarını bırakıp birbirimize sahip çıkalım.
Akrabalık ilişkilerimiz sadece nüfus kütüklerinde kalmamalı.En azından bizden sonra gelen çocuklarımıza akrabalık değerlerini miras bırakalım. Aynı şehirlerde oturanlar en az ayda bir kez birbirlerini ziyaret etmeli, başına gelen sıkıntıyı, üzüntüyü, sevinci, mutluluğu paylaşmalı.Doğduğu, büyüdüğü yerden uzakta yaşayanlar, biraz şartları zorlayarak doğup büyüdüğü yerlere yılda bir kez dahi olsa gidebilmeli.Her baba çocuklarını memleketine götürüp, "Burası bizim ilçemiz, köyümüz, bak bu ev dedenin, bak bu ağaçta çocukken salıncak kurar oynardık, bu mezarlar büyüklerimizin mezarları, işte amcan, halan, dayın, bak bu da köyümüzün camisi vs." diyerek aile ve akrabalık bağını güçlendirecek duyguları minik zihinlere işlemeli. Çünkü bir gün gelecek bugün ihmalkâr davrananlar da evlatlarının kendisini ziyaret etmesi için onların yollarını gözleyecek. En azından birbirimize bir -alo- diyelim.Sevgilerimle…